Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimleri geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşti ve Erdoğan 13. Cumhurbaşkanı oldu. Demokrasilerde insanların tercihlerine saygı duymaktan öte yapıla...

Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimleri geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşti ve Erdoğan 13. Cumhurbaşkanı oldu. Demokrasilerde insanların tercihlerine saygı duymaktan öte yapılabilecek herhangi bir durum söz konusu değil. Önemli olan da budur. Asıl saygı duyulması gereken de milletin yapmış olduğu bu tercihtir.  Şimdi kim nasıl kazandı? kim nasıl kaybetti? buna bakalım. Şüphe götürmeyen bir gerçek var ki o’da Tayyip Erdoğan’ın siyasi bir deha olduğu ve seçimi nasıl kazanacağını çok iyi bildiği. Muhalefet ise seçim sürecinde izlediği yol ile adeta rotasını belirlemekten uzak bir kaptan görüntüsü verdi. Muhalefet gerçekçi bir muhalefet olmak istiyorsa, mevcut yönetimin belirlemiş olduğu politikaların aksine şeyler söylemek zorunda. Mevcut iktidarın politik  çizgilerini takip edecek şeyler yaptığınız zaman ancak iktidarın bir kopyası kötü bir çakması haline gelirsiniz. Orijinali dururken de hiç kimse çakmalarını tercih etmez. Herkes döner orijinalini tercih eder. Kılıçdaroğlu, maalesef bu hataya düştü. Son 10 gün içerisinde yapılan bütün açıklamalara bakıldığında bu rahatlıkla görülebilir. Muhalefet ilk tur seçim öncesinde de bariz hatalar yaptı ve bunun cezasını sandıkta gördü. Ancak 2. tur seçimlerde CHP içinde muktedir olanlar, hatalarına bir yenisini daha eklediler. Bu süreçte Kemal Kılıçdaroğlu'na Erdoğan'ın söylemlerinin üzerine daha fazla giderek başarılı olabileceğini Kemal Kılıçdaroğlu'na kabul ettiren bir kesimin olduğunu fark etmiş olduk. Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın dile getirdiği söylemlerini ve kavramlarını daha fazla dile getirerek Erdoğan'la yarışacağını düşünebilme hatasına düştü ve ilk kaybeden böyle düşünen muhalif cenahlar oldu. Kemal Kılıçdaroğlu'na ve etrafındaki bütün bu muhalif partilere, sanki Kemalistler ve Atatürkçüler küsmüşler ve sandığa gitmemişler, ulusalcılar sandığa gitmemişler onlarda küsmüşler, gidenler de Sinan Ogan’a oy vermişler gibi bir havayla Kemal Kılıçdaroğlu’nu büyük bir yanılgıya sürüklediler.  Türkiye genelinde muhalefet, rejimin muhalifleri ile Erdoğan muhalifleri olarak ikiye ayrılmış durumda. Rejimin belirlemiş olduğu kırmızı çizgilere dokunmayanlar ve sadece Erdoğan muhalifliği yapanlar zaten seçilebilecek bir kudrette bir güçte değiller. İşte bu kitle bunu kavrayamıyor, bunu anlamıyor. Bunu anlayamamanın bedelini de her sandıkta tekrar ve tekrar karşılarına çıkan yenilgiyle görmüş oluyoruz. Bir de rejimin muhalifleri var. Rejimin belirlemiş olduğu dili kullanmayan o kavramların dışında hareket eder ve her ne olursa olsun rejimin  hukuk çizgisinin dışına çıkamayacağını dile getiren bir kesim var. Seçim sonuçlarının bu şekilde vuku bulmasın da bu iki muhalefet grubunun ortak bir paydada bir araya gelememesinin etkisi çok büyük diye düşünüyorum.