Seçimlerden sonra muhalefet partilerinin oturup bir hasar tespit raporu hazırlaması ve ortaya çıkan tabloyu değerlendirmesi gerekiyor. Seçimden önce bir araya gelen 6'l...

Seçimlerden sonra muhalefet partilerinin oturup bir hasar tespit raporu hazırlaması ve ortaya çıkan tabloyu değerlendirmesi gerekiyor. Seçimden önce bir araya gelen 6'lı masa ittifak halinde raporlar hazırlıyor ve hazırladığı dosyaları kamuoyuna açıklıyordu. Ancak seçim sürecinde gördük ki hazırlanan bu dosyaların seçmende bir karşılığı yok. Bu seçim sürecinde şunu anladık ki, başkanlık sisteminde bu tür raporların çok cüzi karşılığı var. Asıl önemli olan nokta adayın kendisidir. Millet ittifakına bu gerçek çok uzun süre hatırlatılmasına karşın bu uyarıları çok dikkate alan olmadı. Bir çok kesim adayın kim olacağı en kısa sürede belirlenmeli derken Kılıçdaroğlu ve ittifak bileşenleri adeta kulağının üzerine yattı. Sonrası herkesin malumu. İki belediye başkanından birinin aday olması gerektiği aylarca dillendirildi. Zira aday çıkartmak zordur. Ama aday yetiştirmek çok daha zordur. İki büyükşehir belediye başkanlığını almışsınız. Bunların eyalet gücü var bütçeleri var. Orada sağlam iki aktör yetiştirmişsiniz, ama bu aktörleri kullanmıyorsunuz. Kılıçdaroğlu’nu yanlış yönlendirenler,  ittifak masasını, getirdi getirdi küçük partilere ulufe olarak milletvekili verilen bir konuma soktu. Kılıçdaroğlu kendi adaylığını sonuna kadar diretti. İyi Parti lideri Meral hanımın masayı terk etmesine kadar uzayan bir süreçte yaşadık. Kılıçdaroğlu'nun şahsının ortaya koyduğu O tereddütlü duruş seçmenin büyük oranda kafasının karışmasına neden oldu.  Bu kadar kafaların karışık olduğu bir yerde hasar tespit raporu çıkarmanız da çok zor. Bu karar alıcıların adaylık sürecinden tutun sandığa sahip çıkma sürecine kadar geri adım atmaları ve biz bu işi beceremedik demeleri gerekmiyor mu? Bence çok ciddi bir şekilde gerekiyor.  Karşımızda bir de şöyle bir kırılma var. Metropol ve taşra kırılması var. Normalde metropolleri alan eski Türkiye'de seçimi de alabiliyordu. Yani İzmir İstanbul Ankara'yı alıyorsanız seçimin galibi siz olurdunuz. Ama bu seçim de durum bunun tersine çıktı. Bunun iki tane etkeni olabilir. Çok yüksek propagandayla Anadolu'da marjin açıldı. Türkiye ekonomisinden farklı bir ekonomik şartların işlediği Anadolu bu seçimin belirleyicisi oldu. Belki de Anadolu, Türkiye ekonomisinden kopuk bir hayat yaşıyor olabilir. Anadolu'da ilk defa farklı bir denklem çıktı karşımıza. Anadolu'yu alan seçimi aldı. Bu noktada bütün ezberleri bozan karar, Kılıçdaroğlu’nun  adaylık sürecinde kendi isminde ısrar etmesi oldu. Zaten altılı masayı kurup, CHP’yi farklı kitlelerle barıştırarak, elde ettiği tüm krediyi kendi adaylık sürecinde harcadı. Kılıçdaroğlu, umarım 6’lı masayı bir arada tutacak politikalar geliştirir. Yoksa sekiz ay sonra yapılacak olan mahalli seçimlerde büyük bir yenilgi ile yüz yüze gelebilir.