Erdoğan'ı devirmek için yola çıkan muhalif seçmenin geldiği nokta enteresan. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirmek için yola çıkan muhalif seçmen, seçim kaybedildikten sonra "Kılıçdaroğlu'nu bile değiştiremiyoruz" noktasına geldi.

Erdoğan'ı devirmek için yola çıkan muhalif seçmenin geldiği nokta entresan. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirmek için yola çıkan muhalif seçmen, seçim kaybedildikten sonra "Kılıçdaroğlu'nu bile değiştiremiyoruz" noktasına geldi. Seçmen, Kılıçdaroğlu'nun seçim yenilgisiyle milletin çok da bir şey kaybetmediği inancını taşıyor desek sanırım yanılmış olmayız. Muhalif seçmenin kafası gerçekten karışık. Seçmen, "Seçimi kaybettik. Ama bu adamlarla seçimi kazansaydık ne olacaktı?" noktasına gelmiş durumda. Ne kadar dramatik ve trajik bir soru öyle değil mi? Gerçi seçmen yeni oluşacak iktidara sadece Kılıçdaroğlu zaviyesinden bakmıyordu.  Yeni hükümette görev alacak önemli ittifak aktörleri vardı. Daha modern devleti, kuvvetler ayrılığını savunan ve daha gelişmiş bir Demokrasiyi isteyen insanlar vardı.

İşte tam da bu nedenden ötürü insanlar büyük bir şok içinde. Daha ileri, daha modern, bireyin dolayısıyla seçmenin ön planda olduğu bir demokrasi hayal eden kitleler, şimdi Ana Muhalefet Partisi liderinin koltuktan kalkmamak için attığı taklaları hayretler içinde izlemekte. 
Kılıçdaroğlu'nun seçim öncesi takındığı Bilge tavır, Demokrat adam ve batılı standartlarda demokrasi isteyen bir siyasi aktör profili çizmişti. Seçimi kaybettiğinde en azından, batılı bir lider gibi davranması ve gereğini yapması gerekiyordu. Ama yapmadı. O'da siyasi beka uğruna, koltuğunu yeni yetişen, genç dinamik siyasetçilere bırakmamak için var gücüyle mücadele ediyor. Eski Kılıçdaroğlu gitti, yerine bambaşka bir Kılıçdaroğlu geldi sanki.  
Tabi bu durum beraberinde yeni sorularıda getiriyor. Bu soruların en önemlisi şu. Kılıçdaroğlu'nun koltukta ısrar etmesini şahsi ihtirasla mı açıklamamız gerekiyor yoksa bunun arkasında göremediğimiz bilemediğimiz başka sebepler mi var? İlk önce şunu söylemekte fayda var. Şahsi ihtirasın olduğu bir yerde komplo teorisine zaten ihtiyaç yok. Yani, "Aslında bırakıp gitmek istiyor ama işte oraya mahkum mecbur" falan gibi hesaplara girilmemeli. Büyük ve bilge adamlar gerektiği zaman gerektiği yerde gerekli duruşu sergileyip karşılarındaki tehdit ya da öneri ne olursa olsun geri adım atmasını bilmesi gerekir.

Kılıçdaoğlu, partisinin, gençlerin önüne açıp insanların umudunun tekrar canlanmasını sağlamak zorundadır. CHP lideri, mevcut iki belediye başkanından birinin aday gösterilmesi teklifine kapıyı kapatmış ve kendisinin aday gösterilmesini sağlamıştı. Bu noktaya gelindiyse bunun bedeli ödenmek zorunda. Kılıçdaroğlu istifa etmeli. Yönetimi, seçme ve seçilme ihtimali çok daha güçlü olan bir ekibe devretmelidir. Kılıçdaroğlu, seçimden önce  kendisine gaz verip ileri süren etrafındaki üç beş kişinin oyuncağı olmaması gerekir. Hülasa, Kılıçdaroğlu ve CHP'nin alacağı karar, muhalif seçmenin demokrasiye olan inancını öldürmemeli.