Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Hatay mitinginde söylediği; "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı" siyasetin gündemine oturdu.

Erdoğan'ın kullanmış olduğu bu sözler bazı çevreler tarafından şöyle yorumlandı; "Erdoğan bu sözleri ile adeta kendine muhalif olan yerlere gözdağı veriyor, tehdit ediyor. Muslukları kısarım, yardımları göndermem, sizleri cezalandırırım demek istiyor.  Demokrasiyi, kamu gücüyle yani sizlerin verdiği vergilerle oluşan güçle iradesi altına bir lider var." 

Özellikle CHP, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sözlerine çok sert tepki gösterdi. Erdoğan'ın, kendisi kazandığı sürece demokrasi, hukukun üstünlüğü, milli iradeden bahsettiğini, kendisinin kazanmama ihtimali göründüğü zaman ise içindeki ikinci Erdoğan'ın dışarı çıktığını ve kendi halkını tehdit ettiğini ifade eden CHP'liler  böyle bir siyasetçi ile mücadele etmek zorunda kaldıklarını dile getirdiler. 

Erdoğan'ın bu yaptığı açıklama Türk siyasi tarihinde ilk defa söylenen bir söz değil tabiki. Daha önce bir çok siyasetçi bu minvalde sözler söyledi. Ancak bu söylenen sözün, Cumhurbaşkanı sıfatı taşıyan bir siyasetçi tarafından ve Hatay'ı yerle bir eden depremin ilk sene-i devriyyesinde söylenmesi önemini bir kaç kez arttırıyor. Malumunuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ağzından çıkacak her söz, bir A-4 kağıdına yazıp atacağı imza kanun hükmünde.  

Bundan hareketle yola çıkan muhalefet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hatay'da söylediği sözlerin Türk Siyaset tarihinin en talihsiz açıklamaları olarak görüyor. Erdoğan'ın bu sözlerini, "Kendi halkını tehdit eden açıklamalar" olarak niteleyen muhalefet, "Çok net bir şekilde kamu kaynaklarıyla kendi halkını tehdit eden bir Cumhurbaşkanı'na karşı seçime gidiyoruz" diyerek durum tespitinde bulunuyor. 

Tabi bu noktada heemen şu aklımıza geliyor. Hal böyle iken muhalefetin dağılması, kendi adaylarıyla farklı kulvarlarda yarışa girmesi ne demek oluyor. Böyle bir durumda muhalefetin daha aklı başında hareket etmesi birlik ve beraberlik içinde olması gerekmez mi?  Kaatime göre muhalefet cephesi daha hangi şartlarda yarışa girdiklerinin farkında bile değiller. 

Bir tarafta tüm kamu kaynaklarını istediği gibi kullanabileceğini, istediği yere kanalize edebileceğini söyleyen bir anlayış, diğer tarafta, farklı farklı gerekçe ve bahanelerle kendi yollarından gitmeye başlayan muhalefet partileri. İlerleyen zamanda tarihin bu muhalefeti asla affedeceğini düşünmüyorum. Birlikte hareket etmek yerine farklı kanallardan zafere ulaşabileceklerini sanan muhalefetin, muhalefet olmaktan çok uzak olduğunu görmek Türk Demokrasisi açısından oldukça acı verici. 

Birlikte hareket etmenin mevyesini en iyi cephe hiç şüphesiz Cumhur İttifakı. Çıktıkları yolda milim sapmadan, birlikteliklerini devam ettiriyor. Cumhur İttifika'nda hiç mi sorum yok. Onlar aralarında hiç mi anlaşmazlık yaşamıyor. Tabiki aralarında sorunlar oluyor, tabiki yaşadıkları anlaşmazlıklar var. İşte büyük, lider siyasetçi burada kendini hissettiriyor. Cumhur İttifakının en büyük şansı, Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi kararlı ve akıllı bir lidere sahip olmasında yatıyor.