Ordu ilinin tarihçesi, M.Ö. VII. Yüzyıl'a kadar uzanıyor. İl merkezindeki ilk yerleşim, Kirazlimanı Mezarlığı'nın tamamı Bozukkale'dir, aynı zamanda Kotyora olarak da bilinir. M.Ö. IV. Yüzyıl'da Kotyora'ya uğrayan Yunan komutanı Ksenophon, burada bir toplulukla karşılaştığını ve 45 gün boyunca kalanların olduğunu söyledi.
Kotyora aslen küçük bir koloni olarak bilinirken, M.Ö. II. Yüzyıl'da Pontus Kralı I.Farnak döneminde boşaltılmış ve halkı Giresun'a taşınmıştır.
M.Ö. 675'ten itibaren Ordu'nun kapsadığı bölge Kimmerler, Miletliler, Persler, Makedonyalı İskender ve onun komutanları hakim olmuştur. Daha sonra bu bölgede yaklaşık 3,5 asır süren Pontus Devleti hüküm sürmüş, sonrasında Roma İmparatorluğu bu devleti fethetmiştir.
Bazı tarihlere göre "Kotyora" Grekçede "Dağ Eteği" anlamına gelirken, Prof. Dr. Necati DEMİR bu ismin aslen "Kut Yöresi" olduğunu ve Kut Türklerinin yaşadığı bir bölge olduğunu iddia eder. Ayrıca Bolaman'ın Pontpolemenyumun kökeninin olmaması, Balaban Türklerinden geldiği savunulmaktadır.
Bölgedeki Halipler, madencilik konusunda gelişmiş ve demir başta olmak üzere çeşitli madenler işlemişlerdir. Yunan tarihi Ksenophon'un eserlerinde, M.Ö. 400 yılında Ordu'nun da içinde bulunduğu Karadeniz bölgesinde, Kolhlar, Driller, Mossinoikler, Halipler ve Tibarenler gibi kavimlerin yaşadığı belirtiliyor.
Fatsa'daki Cıngırt Arkeolojik Yerleşmesi, Pont Polemenyum krallarının cariyelerinin dinlenme yeri olarak işyerine kayıtlara sahip. Perşembe günüki Yason Burnu'nun tarih öncesi dönemlere tanıklık ettiği ve Argonot Efsanesi'nin geçtiği biri olduğu biliniyordu.
Ordu il merkezinin 13 km uzaklıktaki Kurul Kaya Yerleşkesi'nin tarihi yaklaşık 2.000 yıl öncesine dayanır. Gölköy Kalesi, M.Ö. V. Yüzyıl'da Pers Kralı Dara tarafından yaptırılmıştır. Çambaşı Yaylası'nda M.Ö. Tarıma ait iz madenciliklerine rastlanırken, Ulubey Çubuklu, Mesudiye Meletios ve Ünye Kalesi gibi kalelerin tarihi 2.500 yıl öncesine kadar gitmektedir.
Ordu'nun onlarca yıllık yerleşim yeri bulunmaktadır. Türklerin 14. Yüzyıl'da Ordu'ya gelmelerine kadar bu bölge, önce Roma'nın, ardından Trabzon Rum Devleti'nin hakimiyeti altındaydı.
Türklerin Ordu'ya Yerleşimi
Türklerin, özellikle Oğuzların Çepni kolunun, Ordu'ya ilk ayak bastığı yer Aybastı Perşembe Yaylası'dır. 1105'te Emir Danişmend Gazi komutanlığında 6 bin kişilik Türk ordusu, Trabzon Devleti'nin 70 bin kişilik büyük gücüyle yaz aylarında burada çatışmıştır.
Sayıca üstün olan Trabzon güçlerinin karşısında direnen bu Türk ordusunda büyük kayıplar var. Yaralanan Danişmend Gazi, Danişmendli Beyliği'nin başkenti olan Niksar'a taşınmış ve kısa bir süre sonra hayatlar yaşanmıştır. Türbesi Niksar'da bulunmaktadır. Bu savaşta şehit düşen askerlerden biri olan Emir Kümbet'in türbesi yaylada yer alır.
Prof. Giresun'u fethiyle birlikte, bölgede birçok Oğuz boyu yerleşmiştir."
Bu beyliğin başkenti, şu an Mesudiye'de bir köy olarak bilinen Kaleyköy'dü. Burada bulunan tarihi kalıntılar, bu beyliğin izlerini sürecekler.
Eskipazar, Hacı Emir Beyliği tarafından kuruldu. Bölgedeki iki hamam, cami ve tarihi mezarlık Türk mimarisinin örnekleridir. Eskipazar'da bir dönemde kurulan hareketli pazarın başka bir yola açılıp bu şekilde adlandırıldığı belirtildi.
Ordu Adının Kökeni
Ordu adı, Türklerin bu bölgeden itibaren kullanıldığı dönemden itibaren kullanılır. Yusuf Has Hacib'in "Kutadgu Bilig" adlı eserinde Ordu'nun anlamı; şehir, saray, başşehir ve sahil şehri olarak geçer.
Kaşgarlı Mahmud'un "Divan-ı Lügat'it-Türk" adlı eserinde ise Ordu; bir yere yerleşmek, Hakan'ın yurdu ve orduda olmak yüküne sahiptir.
15. Yüzyılın başında Eskipazar'da kurulan Ordu kazası, bugün de aynı adının verildiğini gösteriyor. Resmi kayıtlarda farklı isimlerle de anılsa, Ordunun kökeni derin ve kapsamlıdır.
Ordu'nun kayıtlı, Hacı Emir Beyliği ile aynı dönemde var olan Taceddin oğulları Beyliği'nin başkentinin adı da Ordu idi.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ordu yöresi, Yıldırım Beyazıd döneminde Osmanlı topraklarına katıldı. Bu tarihin bazı tarihçileri 1427 olarak kabul etseler de, en doğru bilgiye Osmanlı resmi olarak ulaşabiliz. Özellikle 1455 tarihli Osmanlı Tapu Tahrir Defterleri, bu konuda önemli bilgiler içermektedir.
Trabzon'a göre 65 yıl daha erken bir dönemde Türkleşen Ordu'da, Türk olmayan etnik kökenin (Rum ve Ermeni) gelişme oranı oldukça düşüktü. Hatta 17. yüzyılın başlarında gayri Türk bakım oranı sadece %7,9'du. 15. yüzyılın ilk yarısında Ordu'da 6.651 Müslüman Türk hanesine karşılık sadece 526 gayri resmi Türk hanesi mevcuttu. Bu gayri Türklerin çoğu Rum ve Ermeni idi ve Hıristiyanlık dinine mensuptular.
Ordu'nun birçok bölgesinde bugün bile yer ve eser isimleri Türkçedir. Özellikle Ulubey bölgesi buna bir örnektir. Ulubey adı, 14. yüzyılda bu bölgede yerleşen Sevdeş Bey'den geliyor.
Tapu Tahrir kayıtlarına göre, Osmanlılar bölgesini fethettikten sonra Selçuklu dönemindeki idari teşkilatı büyük ölçüde korumuşlardı. Bölgeyi tımar beyleri yönetiyordu. 16. yüzyılda ise en önemli merkez olan Gölköy Kalesi'ydi.
Osmanlı döneminin büyük bir bölümünde, Ordu bölgesinde şehircilik faaliyetleri oldukça sınırlıydı. Yerel halk, esas olarak çiftçilikle geçiniyordu. 1520'den sonra bölgede vergiye tabi olan çiftçilerin oranı yaklaşık %96'ydı. Başlıca üretilen tarım ürünleri arasında arpa, buğday, mısır ve bunlar bulunmaktadır.
1485 tarihli kayıtlarda, Ordu'da "Vilayet-i Bayramlu me'a İskefsir ve Milas" denilmekteydi. İskefsir, geleceği Reşadiye ilçesi idi. Milas günümüzdeki Mesudiye'dir. Bu dönemde Ordu, Canik'in idari merkeziydi.
Türkler, Anadolu genelinde olduğu gibi Ordu'da da oba, oymak ve boy olarak sosyal gruplara ayrılmışlardı. Ordu, özellikle Çepni Türklerinin yerleşim bölgesiydi. Bu yerleşimler, vadi boylarında yoğunlaşmıştı. Özellikle Bolaman ve Melet vadileri boyunca birçok yerleşim yeri ve köy kurulmuştu.
Bugünkü Ordu'nun Tarihsel Kökenleri
Ordu'nun şimdiki merkezi olan Kirazlimanı bölgesi, geçmişte hareketli bir yerleşkeydi. Efsanelere göre bu bölgede ilk gelenler, denizcilik ve ticaret yapıyorlardı. Bu denizciliğin bölgesi olan ilgi ya da doğal güzelliklerden ya da başka bir şekilde bu alan nedeniyle bu alan bir iskân bölgesi olarak seçmeleriyle başladı.
1782 yılında bu bölgede inşa edilen Abdullah Reis Mescidi, Ordu'nun yapısal yapısı önemli bir örnektir. Ancak bu değerli yapı, günümüzde artık ayakta değil. Yerinde şu anda Otel Belde bulunmaktadır.
1883'teki büyük fabrikada Ordu şehri neredeyse tamamen yanmıştır. Bu felaketi takiben Kirazlimanı'nın kent merkezi gösterisini tavsiye ettiler. Bu öneri, bölgenin doğal birleşimi ve arttırılması yansıtılmaktadır.
19. yüzyılın başlarında gelindiğinde, Eskipazar'ın genişlemesinin kaybolmasıyla Bucak bölgesi hareketlenmeye başladı. Bucak, ülkede uzun süredir devam eden bir köy olarak biliniyordu. 1869'da ise adı "Ordu" olarak değiştirildi ve bu isim resmi kayıtlarda uygulanmaya başlandı.
1869 yılında Ordu'da ilk belediye teşkilatı kuruldu ve ilk belediye başkanı olarak Hasan Ağa görevlendirildi.
1872 yılında yapılan bir envanterde, Ordu'daki yapılar detaylı olarak düzenlenmiştir. Bu yapılar arasında hükümet ve gümrük binaları, okullar, camiler, dükkanlar ve konutlar bulunmaktadır. Aynı yıl Ordu'da Memleket Sandığı, yani Ziraat Bankası'nın ilk versiyonu kuruldu.
1920'ye gelindiğinde, Ordu, Trabzon vilayetinin en büyük kaza merkeziydi. Ancak Ordu'nun illerine kavuşması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde büyük bir mücadele verildi. Bu mücadelede Mesudiye mebusu Serdaroğlu Mustafa Bey, Tunalı Hilmi ve Şebinkarahisar mebusu Memduh Bey öne çıktı. Sonuçta, 4 Aralık 1920'de Ordu "Müstakil Sancak" olarak ilan edildi ve 4 Nisan 1921'de 69 Sayılı yasa ile ilimlere kavuştu.
1883 Büyük Ordu Yangını ve Sonrası
1883 yılında Belediye Başkanı Katırcıoğlu Mustafa Ağa döneminde, Ordu'da korkunç bir olay meydana geldi. Temmuz sıcaklıkları sıcak bir gecede, kadayıf döken Rum Pavli'nin fırından çıkan kılavuzlar, ahşap çatıyı alev alev yakarak büyük bir patlamaya neden oldu. Yangın gece olmuştu ve Ordu'da itfaiye teşkilatının olmayışı nedeniyle kontrol" alınamadı. Ahşap yapılardan oluşan birçok bina bu yangında kül oldu.
Ancak Orta ve Yalı Camileri bu yangından etkilenmedi, çünkü etrafındaki boş alanlardaki yangının bu yapıların tehdidini engelledi. Şadırvan civarında, çoğunluk Rum ve Ermenilere ait olan yapılarda yanmadan etkilendi, ancak Osmanpaşa Şadırvanı taş üretildi için zarar görmedi.
Yangının ardından Ordu şehri adeta harabaye döndü. Mustafa Ağa'nın ardından gelen Belediye Başkanı Felekzade Süleyman Ağa, şehrin yeniden inşası için büyük bir çaba sarf etti. Süleyman Ağa, caddelerin genişletilmesi için gösterdiği azimle tanınıyordu. Modern Ordu'nun şehir planı, aslında onun görüşünün bir parçasıdır.
Eğer 1883'te yangın yaşanmasaydı ve tarihi binalar korunabilseydi, gelecekte Ordu çok daha otantik bir görünüme sahip olacak ve turistik bir cazibe merkezi haline gelecekti.
1875 yıllarından itibaren sıtma Ordu halkı için büyük bir tehdit oluşturmaya başladı. Bu nedenle, yaz aylarında yerel yöneticiler ve zengin aileler, Çambaşı Yaylası'na göç ediyor, eylül ve ekim sırasında tekrar şehre dönüş yapıyorlardı. Çambaşı Yaylası'na bir kaymakamlık binası inşa edildi ancak bu bina, sonraki yıllarda bir yangında yok oldu.
Bu yaylada, Şair Tıflı Efendi tarafından "Şu'un-i Dâhiliye" (İç Haberler) tarafından el yazması bir gazete yayımlandı. Maalesef bu gazetenin ne kadar süre boyunca yayımlandığı bilgi ve ne yazık ki bu gazetenin yazdığı gazeteden hiçbir örnek kalmamıştır.
Çambaşı Yaylası'nın tarihi, el yazması bir gazetenin yayımlandığı ve bir dönem kaza merkezi olarak faaliyetin gelişimiyle benzersizdir.
1939'da Erzincan'da meydana gelen büyük deprem, Ordu'yu bir kez daha büyük bir yıkımla karşı karşıya bıraktı.
Ordu İlinin İlçeleri ve Öne Çıkan Özellikleri
Ordu, Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan bir ilimiz olup, plaka kodu 52'dir. Bu özel ilimiz, toplamda 19 farklı ilçeye ev sahipliği yapmaktadır. Bu ilçeler, alfabetik olarak sırasıyla; Akkuş, Altınordu, Aybastı, Çamaş, Çatalpınar, Çaybaşı, Fatsa, Gölköy, Gülyalı, Gürgentepe, İkizce, Kabadüz, Kabataş, Korgan, Kumru, Mesudiye, Perşembe, Ulubey ve Ünye olarak sıralanmaktadır. Ordu'nun toplamda 19 ilçe ve 772 mahallesi bulunmaktadır.
Ordu'nun toplamda 19 ilçesi bulunmaktadır. İşte bu ilçeler ve öne çıkan özellikleri:
- Akkuş: Kuzeyde konumlanan bu ilçe, Akkuş Kanyonu, Akkuş Kalesi ve Akkuş Müzesi ile bilinmektedir.
- Altınordu: Ordu'nun merkez ilçesi; Ordu Kalesi, Ordu Müzesi ve Ulubey Kanyonu ile tanınır.
- Aybastı: Güneydeki bu ilçede Göksu Şelalesi, Aybastı Kalesi ve Aybastı Müzesi ziyaretçisi çeker.
- Çamaş: Kuzeydoğuda yer alır. Çamaş Şelalesi, Çamaş Kalesi ve Çamaş Müzesi ile dikkat çekilir.
- Çatalpınar: Kuzeybatıda bulunan bu ilçe, Çatalpınar Kanyonu, Çatalpınar Kalesi ve Çatalpınar Müzesi'nin ev sahibidir.
- Çaybaşı: Batıdaki ilçesi, Çaybaşı Kanyonu, Çaybaşı Kalesi ve Çaybaşı Müzesi ile bilinmektedir.
- Fatsa: En büyük ilçe olan Fatsa, Fatsa Kalesi, Fatsa Müzesi, Cıngırtkaya Tabiat Parkı ve Gölköy Tabiat Parkı ile öne çıkar.
- Gölköy: Güneybatıda, Gölköy Gölü, Gölköy Kalesi ve Gölköy Müzesi ile dikkat çeker.
- Gülyalı: Güneydoğuda, Gülyalı Gölü, Gülyalı Kalesi ve Gülyalı Müzesi ile tanınır.
- Gürgentepe: Kuzeydoğuda, Gürgentepe Kanyonu, Gürgentepe Kalesi ve Gürgentepe Müzesi ile bilinmektedir.
- İkizce: Kuzeybatıda, İkizce Kanyonu, İkizce Kalesi ve İkizce Müzesi ziyaretçi çeker.
- Kabadüz: Kuzeyde, Kabadüz Kanyonu, Kabadüz Kalesi ve Kabadüz Müzesi ile tanınır.
- Kabataş: Güneybatıda, Kabataş Kanyonu, Kabataş Kalesi ve Kabataş Müzesi ile dikkat çeker.
- Korgan: Güneydoğuda, Korgan Kanyonu, Korgan Kalesi ve Korgan Müzesi ile tanınır.
- Kumru: Kuzeybatıda, Kumru Kanyonu, Kumru Kalesi ve Kumru Müzesi'nin yönetimine sunulur.
- Mesudiye: En doğuda, Yeşilırmak Kanyonu, Mesudiye Kalesi ve Mesudiye Müzesi ile tanınır.
- Perşembe: Batıda yer alan ilçesi, Çambaşı Yaylası ve Perşembe Kanyonu ile tanınır.
- Ulubey: Ulubey, tarihin korunması konusunda özen gösteren ilçelerden biridir. Hem doğal güzellikleri hem de tarihi yapılarıyla dikkat çeker. Ordu ilini ziyaret eden herkes, Ulubey'in bu olağanüstü güzelliklerini görüyor. Eğer Ulubey'i ziyaret etmeyi planlıyorsanız, gezilecek yerler listesine bu bölgedeki özel noktaları mutlaka eklemelisiniz.
- Ünye: Ünye, yaz aylarında Ordu'da ve tüm Karadeniz Bölgesi'nde hem yerli hem de yabancıların favori duraklarından biridir. Karadeniz Bölgesi'nde en uzun plajlara sahip olan Ünye, sadece yaz tatilinin keyfini sunmakla kalmıyor; aynı zamanda tarihi zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle ön plana çıkmaktadır. Çarşısı, parkları ve mesire alanlarıyla Ünye, gezip görülmesi gereken yerlerin başında gelir.
Ordu'nun ilçeleri de kendi içerisinde birçok doğal ve tarihi güzelliğe ev sahipliği yapmaktadır. Bu nedenle her ilçenin kendi başına keşfedilmeye değer.
Ordu ilinin en güzel ilçesi ve mahallesi hangisi?
Ordu'nun "en güzel" ilçesi ve mahallesi kişisel tercihlere bağlı olarak değişebilir. Ancak şu ilçe ve mahalleler sıklıkla öne çıkıyor:
İlçe: Fatsa, Ordu'nun Karadeniz yönünde konumlanan büyük bir ilçesidir. Doğal güzellikler, tarihi yapılar ve kültürel zenginliklerle dikkat çeker. Fatsa Kalesi, Fatsa Müzesi, Cıngırtkaya Tabiat Parkı ve Gölköy Tabiat Parkı, yer almaktadır. Bu doğal güzellikler ziyaretçilerin ilgi odağıdır.
Mahalle: Çambaşı Mahallesi, Perşembe ilçesine bağlı, Çambaşı Yaylası'nda bulunan bir mahalledir. Eşsiz özellikleriyle tanınan ve yayla havası, doğa grubu, piknik, kamp gibi aktiviteler için idealdir.
Sonuç olarak Ordu'nun en öne çıkan ilçesi ve mahallesini seçmek kişisel tercihlere bağlıdır. Ancak Fatsa ve Çambaşı, bölgenin doğal ve kültürel zenginliklerini temsil eden popüler seçeneklerdendir.
Kaynak: Mehmet Pamuk