Ülkemizin en turistik şehirlerinden birisi de Nevşehir olarak karşımıza çıkıyor. Nevşehir hakkında sosyal medyada ve internet mecralarında pekçok soru soruluyor. İşte o sorulardan olan Nevşehir'in en zengin ve en elit ilçesi hangisi? Gibi soruların cevaplarına haberimiz içerisinde ulaşabilirsiniz. 

Nevşehir'in en zengin ve en elit ilçesi hangisi?

Kapadokya Bölgesi, tarihte farklı devletlerin, toplulukların ve kişilerin izlerini taşıyan bir bölgedir. Kapadokya Bölgesi’nin tarihi, M.Ö. 3000’li yıllarda Asur ticaret kolonileri ve Hititlerle başlar. Kapadokya Bölgesi’nin tarihini üç büyük döneme ayırmak olasıdır. Bunlar paleolitik, neolitik ve antik çağlar; Roma ve Bizans dönemleri; ve Türk dönemi olarak sıralanabilir.

Kapadokya bölgesinde erken paleolitik çağa ait çok az buluntu olmasına karşın, son paleolitik çağda insanların yaşadığına dair kanıtlar vardır. Bu çağı takip eden volkanik faaliyetlerin insanların bölgeye yerleşmesini engellediği düşünülmektedir. Neolitik çağa gelindiğinde ise bölgede birçok yerleşim yeri ortaya çıkmıştır. Mesela Ürgüp yakınlarındaki (Avla Tepesi) neolitik çağda kullanılan taş aletler bu durumu göstermektedir. Acemhöyük’te yapılan kazılarda ise M.Ö. 6.- 7. yüzyıl, Hitit ve Bronz çağ dönemlerine ait eserler bulunmuştur.

Kapadokya bölgesinde çok eski zamanlardan beri insanlar yaşamıştır. Volkanik faaliyetler ve doğal erozyon sonucu oluşan ilginç kaya şekilleri, insanların içine oyarak ev, kilise, manastır gibi yapılar yapmasına olanak sağlamıştır. Kapadokya’nın tarih öncesi dönemlerdeki izleri pek bulunmamaktadır.

Bunun nedeni, volkanik patlamaların ve doğanın sürekli değişiminin izleri yok etmesi ve sonraki yerleşimcilerin mekanları genişleterek kullanmasıdır. Kapadokya’da yapılan kazılarda Hititler’den Bizans’a kadar farklı uygarlıkların (Hitit, Frig, Roma, Geç Roma) bölgede var olduğu anlaşılmaktadır. Bu uygarlıkların kültürleri, kullandıkları eşyalarla ortaya çıkmaktadır. Sulucakaracahöyük, Topaklı Höyük gibi yerlerde bu eşyalara rastlanmıştır.

Çatalhöyük’te Neolitik dönemde Kapadokya’nın tarihi başlamıştır. Kapadokya’da M.Ö. 5000-4000 yılları arasında çeşitli krallıklar var olmuştur. Bölgenin ilk bilinen halkları Luviler ve Hititler’dir. Asurlular M.Ö. 2500 civarında bölgede ticaret kolonileri oluşturmuşlardır. Anadolu’nun en eski yazılı tarih belgeleri Kapadokya tabletleri olarak bilinen Asur ticaret kolonileri kaynaklıdır. Asurlular’ın Katpatuta dediği bölge, Persler zamanında Kapadokya ismini almıştır. Kapadokya ismi “güzel atlar ülkesi- güzel at yetiştirilen ülke” anlamına gelmektedir. Bu isim de Asurlular’ın bıraktığı bir mirastır.

Nevşehir'in en zengin ve en elit ilçesi hangisi Nevşehir

M.Ö. 3200-1650 yılları arasındaki Erken Bronz Çağı’nın sonlarında, bölge -Avanos ve Kültepe başta olmak üzere- Asur’lu tüccarların pişmiş topraktan yazdıkları ticaret mektupları sayesinde önemli bir ticaret merkezi olduğunu biliyoruz. Bu mektuplarda, Kızılırmak yayının içinde kalan bu bölge Hitit ülkesi olarak anılmaktadır. Asur ticaret kolonileri dönemi ise M.Ö. 1850-1800 yılları arasında bitmiştir.

Anadolu’ya Kafkaslar yoluyla gelen Hititler’in bu görüşü yaygın olarak kabul edilmektedir. Hitit İmparatorluğu’nun güçlü olduğu dönemde (1750’li yıllarda) Kapadokya, Şubbiluliyuma adlı kral tarafından ele geçirilmiş ve Hititler’in “Aşağı Ülke” sınırları içine katılmıştır. Hititler, yaklaşık 500 yıl boyunca Kapadokya’yı yönetmişlerdir.

Yerleşik yaşama geçildikten sonra, insanlar arasında temel gereksinimlerini karşılamak için ticari ve benzeri ilişkiler gelişmiştir. Bu gereksinimleri sağlayan yerler önemli merkezler olmuştur. Anadolu’da Asurlular, Karum denilen ticaret merkezleri kurmuşlardır. Bunlardan en önemlisi Kültepe Karumu’dur. Kültepe yakınındaki Mazaka (Kayseri) ise Kaneş’in ticari rolünü üstlenmiştir.

Asurlar ve Hititler, Mezopotamya’da ticaret yapmış olsalar da, Asurca’nın Hititçe üzerinde bir etkisi olmamıştır. Bu, Asurlarla Hititler’in birbirlerinden ayrı kaldığını gösterir.

Devlet Dairelerine Ekim ayında 8 bin personel alınacak! İşte detaylar Devlet Dairelerine Ekim ayında 8 bin personel alınacak! İşte detaylar

Vatandaşlar tarafından sık sık sorulan Nevşehir'in en zengin ve en elit ilçesi hangisi? Sorusunun cevabı Ürgüp ilçesi olarak karşımıza çıkıyor.

Ürgüp İlçesi

Tarihin derinliklerinden gelen Ürgüp, Kapadokya’nın bir parçasıdır. Ürgüp, geçmişte de stratejik bir konuma sahipti. Doğu-batı, güney-kuzey yönlerindeki yollar Ürgüp’ü birleştirirdi.

Doğu yönünde ilerleyen Makedonyalılar (Büyük İskender), Romalılar, Fatih ve Yavuz gibi büyük komutanlar ve onların peşinden gelen Osmanlı hükümdarları hep bu bölgeden geçmişler ve burada ikmal yapmışlardır. Bölge, Asurlar zamanında “Katpatuka”, klasik dönemlerde “Kapadokya” olarak adlandırılmıştır.

Ürgüp, tüf katmanı ile kaplı olması ve çok yumuşak bir yapıya sahip olması, korunmasına büyük katkı sağlaması sebebiyle Hititler ve Mısırlılar arasında el değiştirmeyen bir yer olmuş, stratejik öneminden dolayı sık sık çatışmalara neden olmuştur. Stratejik değeri ve doğanın kendisine verdiği en uygun koşulları bir arada bulunduran Ürgüp ve çevresi, geçmişte çok zengin, canlı ve renkli bir yaşam sürdüğünü arkeolojik bulgular, tarihi kaynaklar ve yaşayan örneklerle göstermektedir.

Nevşehir'in en zengin ve en elit ilçesi hangisi Ürgüp

Büyük İskender’in M.Ö 334 yılında Makedonya’dan gelip bölgeyi fethettiği zaman, burayı yönetmesi için bir komutanını atamıştır. Bu komutan, I. Ariarrathes, M.Ö 323 yılında Kapadokya Krallığını ilan etmiş ve böylece Büyük Kapadokya Krallığı tarihe geçmiştir. Ürgüp, bu krallığın içinde yer alarak en parlak dönemlerini görmüştür. Ürgüp, Kemerhisar ve Kayseri şehirleri, Kapadokya’nın medeni şehirleri olarak anılmıştır. Bu dönemde Ürgüp’te yaklaşık 30 bin kişi yaşamıştır.

Kapadokya, Romalılar tarafından M.Ö 27 yılında fethedilerek Roma İmparatorluğunun bir parçası olmuştur. Bu bölgeye Hıristiyanlığın gelmesiyle birlikte M.S 53 yılından sonra kilise ve şapel inşa edilmiş, Hıristiyanlar için bir sığınma yeri haline gelmiştir. Kudüs ve Suriye’de baskı gören Hıristiyanlar, Etiler tarafından oyulmuş mağaralara ve volkanik ve erozyon sonucu oluşmuş vadilere kaçmış, Putperest Roma’nın zulmünden kurtulmuşlardır.

M.S 336 yılında Hıristiyanlara din özgürlüğü tanınmasıyla Kapadokya’da Hıristiyanlık hızla yayılmış, sütunlarda yaşayan rahiplerin dini merkezi olmuştur. Bugün gezilebilen birçok kilise 5. yüzyıldan itibaren yapılmış, 842 yılında İkonoklazm’ın sona ermesinden sonra resimlerle süslenmiştir.

Kapadokya, 1071 yılında Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulmasıyla Türk egemenliğine girdi. Bu devlet Moğol istilasıyla yıkılınca, Kapadokya Karamanoğlu Beyliği’nin sınırları içinde kaldı. Bu dönemde Hıristiyan ve Müslüman halklar arasında uyum içinde yaşandı.

Hıristiyanlar kilise ve manastır inşa etmeye devam ederken, Müslümanlar da cami, kervansaray ve medrese gibi yapılar yaptılar. Türk İslam yönetimi Hıristiyanların dinî inanç ve uygulamalarına saygılı davrandı. Şahinefendi Köyü’nde bulunan “Kırık Şehitler Kilisesi” Kapadokya’daki son kaya kiliselerinden biridir.(1216-1217) Kapadokya Osmanlı hakimiyetine geçtiğinde, Hıristiyan halk eski canlı yaşamını bıraktı.

Kaya kiliseler ve manastırlar terkedildi. Ürgüp bölgesi, Erozyonun oluşturduğu ilginç şekiller insanlarda mistik bir duygu uyandırdığı için, mistik hayat yaşamak isteyenlerin veya "Ahiret"i düşleyenlerin ölümden sonra ki hayata hazırlanmak için seçtikleri sakin yerler oldu.

Ürgüp, Kapadokya’nın en güzel yerlerinden biri olarak bilinir. Nevşehir’in doğusunda, 20 km. uzaklıkta yer alır. Bu ilçe, geçmişte birçok medeniyetin izlerini taşır. Bu medeniyetler, Ürgüp’e farklı isimler vermiştir. Bu isimlerin sırası şöyledir: 1)Osiana, 2)Hagios Prokopios, 3)Prokopi, 4)Burgut, 5)Birügüp, 6)Başhisar, 7)Ürgüp.

Ürgüp ilçesi, bölge turizmine katkı sağlayan kültürel ve doğal güzellikleri ile ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. İlçenin en eski yerleşim yerleri Kayakapı, Yunak, Dereler ve Esbelli Mahalleleridir. Bu mahallelerde kaya yapısı ve geleneksel mimari özelliklerini koruyarak günümüze ulaşmıştır.

Kaynak: Enes Kocatürk