Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün üzerinden 85 yıl geçmesine rağmen ölümüyle alakalı şaibeli iddialar gündemdeki yerini koruyor. Atatürk zehirlenerek mi öldürüldü? Atatürk'ün ölümünde masonların parmağı var mı? İşte detaylar...

Manisa'da 12 adet jeotermal ruhsat sahası ihaleye çıkıyor Manisa'da 12 adet jeotermal ruhsat sahası ihaleye çıkıyor

10 Kasım 1938 yılında hayata gözlerini yuman Mustafa Kemal Atatürk’ün yıllar geçmesine rağmen ölüm sebebindeki sır halen gündemdeki yerini koruyor.

Ölümünün sene-i devriyesinde olduğumuz şu günlerde Atatürk’ün ölümü hakkında bilinmeyen ve muallâkta kalan olaylar silsilesi başta tarihçiler olmak üzere halen daha konuşulmakta.

Mustafa Kemal Atatürk, ders kitaplarında ve vatandaşlara aktarılan bilgiye göre hepimizin malumu 10 Kasım 1938'de  sabah saat 9.05’te Dolmabahçe sarayında hayata gözlerini yumdu. Atatürk’ün vatandaş nezdinde ölüm sebebi ise karaciğer sirozu olarak bilinmekte.

Atatürk zehirlenerek mi öldürüldü? 

Atatürk’ün ölümü hakkına pek çok iddia ileri atılsa da bu iddialar  tartışmalarda kalmış, resmiyete yansımamış gözüküyor. Peki, bu iddialar neye dayandırarak ileri sürülüyor.

Bir dönem Atatürk’ün ölümünün arkasında İsmet İnönü’nün parmağının olduğu da iddia edildi. Bunun nedeni İsmet İnönü ile Atatürk’ün siyasi anlaşmazlıklardan dolayı arasının açık olması ve İnönü’nün Atatürk’ün Ankara’da düzenlenen cenaze törenine dahi katılmamış olmasına dayandırıldı.  Bu iddia 2015 yılında Yeni Şafak Gazetesi tarafından ortaya atılmış o dönem geniş yankı uyandırmıştı. 

Yeni Şafak Gazetesinin konuyla ilgili olarak belgelere dayandırarak yaptığı haber için tıklayınız

 Kesin ölüm sebebine ilişkin şaibelerin ortaya çıkmasının ana sebebi olarak ise Atatürk'ün otopsisi yapılmadan defnedildiğinden dolayı olması görülüyor.

Atatürk'ün ölümünde masonların parmağı var mı?

Son günlerde ortaya atılan bir iddia daha kamuoyunu meşgul etmekte. Twitter'da yayınlanan bir iddiaya göre Atatürk'ün Yahudi masonlar tarafından zehirlenerek öldürüldüğü ileri sürüldü. Bu iddiaların ana sebebi ise Atatürk’ün mason cemiyetlerini kapattığı, bu nedenle masonların Atatürk’e karşı cephe açtıkları olarak gösteriliyor.

 Bunun için işbirlikçi doktorlar aracılığı ile Atatürk’ü zaman içinde yavaş yavaş zehirleyerek ölümüne sebebiyet verildiği ileri sürülüyor. Bu iddiaların kaynağı ise Yunan koministlerin yayın organı Laiki Foni ( Halkın Sesi ) gazetesini 1 Ağustos 1948 yılındaki nüshasındaki 33 dereceli Varnalı Bulgar Yahudilerinden Farmoson Avram Benaroyas’ın sözlerine dayanılıyor.

 “1937 yılının ortalarında, ismini açıklayamayacağım bir doktor, bazı şöhretlere dayanarak Atatürk’e ilk darbeyi sinir organlarını zaafa düşürmek sureti ile indirdi. Etrafında çember meydana getirdiğimiz Sarı Lider, kendiliğinden bu çemberin içine girip hayatını bize teslim etti.”  Avram’ın bu sözlerine ek olarak Yunanistan çıkan  Laiki Metopo (Halk Cephesi) Gazetesindeki bir yazı dizisinde “Dr. Abrevaya ve Fissenger bu işe gönülden sarıldılar” ifadesi kullanılmıştır.

 Burada adı geçen Abrevaya, Prof. Dr. Samuel Abrevaya Marmaralı’dır. Abrevaya, İzmirli bir doktordur ve Paris’te eğitim almıştır. Atatürk’ün vefatından sonra Niğde Milletvekili seçilmiştir. Prof. Dr. N.Fissenger ise, Paris’ten Türkiye’ye davet edilen bir hekimdir.

Atatürk’ün sağlık durumuyla ilgili olarak 8 Eylül 1938 tarihinde Prof. Dr. Ömer Neşet İrdelp ile birlikte hazırladıkları rapor, yıllar sonra ortaya çıkmıştır. Fissenger, Atatürk’ün ölüm nedeni konusunda farklı bir görüş bildirmesine rağmen, resmi ölüm raporunda diğer doktorlarla aynı fikirdeymiş gibi gösterilmiştir. 

Büyük olasılıkla, Fissenger’in Paris’ten getirdiği ilaçların kaynağıyla da ilgisi vardır. Sürecin  Kremlin'den yönelitdiğininde yazıldığı kaynakta Atatürk'ün ölüme görüen sürecin içeriği anlatılıyor. 

Benaroyos 1 Ağustos 1948 tarihli Yunan Halkın Sesi (-laiki foni) gazetesinde bunları yazarken, Yunanlı Gazeteci Apostolos Grazos da Halk Cephesi (Laiki Metopo) gazetesinde 1-5 Eylül 1949 tarihlerinde yazdığı seri yazıda şu görüşleri dile getirdi;

“Filistin Siyon kolonilerini meydana getirmek için Osmanlı İmparatorluğu’nu parçaladık. Bundan sonra yapılması elzem olan üç vazife daha vardı. Bunları seri olarak tatbik etmek icap ediyordu ki; Doktor Abrayava ve Fischenger cidden bu işte fedakarane çalıştılar.

Bu iddialara paralel olarak yine Yeni Şafak Gazetesi'nin 2018 yılında gizli görüşmelerini belgelerine ulaşarak yaptığı haberde de görmek mümkün.

Yeni Şafak Gazetesi'nin 2018 yılında  yayınladığı habere buradan ulaşabilirsiniz.

Ünlü tarihçi İlber Ortaylı söz konusu iddiaları ''Deli saçması'' olarak nitelendirmiş, iddiaların ciddiye alınmaması gerektiğini belirtmişti.

Atatürk'ün ölümüne ilişkin resmi kaynaklar dışında aktarılan ve çeşitli belgelere dayandırılan bu iddialar kamuoyunda konuluşmaya devam ediyor. 

Editör: Enes Kocatürk